28 Ekim 2012 Pazar

Uykucular


Sokakları severim, hele insansız olanları daha çok severim. Tatil bu ya, tenha bulduğum sokaklara attım kendimi. Eğer meraklı bir tipseniz, o sokaklarda ne çok ayrıntı görüyorsunuz siz tahmin edin. Pek tabii, sokakların olmazsa olmazı patili dostlarım... Köpeğim Charlie Chaplin'den  emanet hepsi, pek severdi kendi de sokaktaki arkadaşlarını, az kediden de pati yemedi bu sıcak oyunbaz yaklaşımlarıyla. Hala burnumda kokusu, çok özlüyorum, çok...

Öğlen birası da hep uyku yapıyor...

Günler güzel geçiyor, bu tatil hepimize iyi geldi diye umut ediyorum. Hoş, daha dolu dolu iki gün varken, neler yapılmaz ki diye listeler yapılırken, yetmiyor günler, saatler. Saat demişken hadi iyiyiz yine, bugün hepimize 25 saat!

Yastıksız asla uyuyamam!

Şu canım tatil günlerinde şunu farkettim, kendimle başbaşa kalmayı çok özlemişim. Bunu diyorum ama bakmayın, belli olduğu üzere sosyal, dostlarına zaman yaratmaktan gayet mutlu, sevdiği insanları sarmalayan biriyimdir. Ama benim dediğim o değil, hani kendini, yaşamını, hayallerini, kendine verdiğin sözleri, tartıp biçmelerin yaşandığı o anlar vardır ya işte onlar burada ifade etmeye çalıştığım. İnsanın mukavemet edilemez   akıl - fikir hesaplaşması belki de... İyi, gayet iyi.

Kimse dokunmasın bize...

Son günlerde gezdiğim, gördüğüm sergilere, müzelere (bugün de var) başka yazıda yer vermek ümidiyle derken hepimize kendimizi dinlediğimiz daha geniş zamanlar dilerim. Siz bakmayın bu uykuculara...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder