30 Mart 2012 Cuma

İstanbul'da bir Moğol Kilisesi: Moğollar'ın Meryemi Kilisesi

Moğollar'n Meryemi Kilisesi 

İstanbul ve Moğol ilişkisi her ne kadar alakasız görünsede bu coğrafyanın cezbediciliği, diğer devletlerle olan siyasi ilişkileri şehrin simasına nasıl yansıdığını görmekteyiz. Bu örneklerden biri de Panaia Muhliotissa halk arasındaki adıyla "Moğollar'ın Meryemi Kilisesi" kilisenin bir diğer bilinen adı da Kanlı Kilise'dir.
 Kilise'nin tarihi 10. yy kadar uzandığı ancak bazı mimari verilere göre 11. yy olduğu ileri sürülmektedir. Basit planlı,  merkezi çevreleyen yarım kubbeleri ile gonca yaprağını andıran bir görüntüsü vardır. Daha sonra çeşitli restorasyonlarla yeni eklentiler yapılmış ve narteks kısmı sonradan eklenmiştir. 
 Kilise'ye adını veren olay ise siyasi mücadelenin kurbanı olmuş Bizans kralı VII. Mihael'in kızı Maria Palailegina'dır. Bizans yine bir entrikasıyla gündemdedir. Moğollar'ın Anadolu'yu kasıp kavurması, Anadolu'da Türk siyasi dengelerinin bozulması Türk baskısı altında bulunan Bizans'ın işine gelir. Durumdan daha çok yararlanmak için Moğollar ile ittifak kurmak ister ve kızı Maria'yı Hülagü Han ile evlendirir. Ancak prenses İran'a, Hülagü Han'a ulaşamadan Han'ın ölüm haberi gelir yolda. (1265) Halagü Han'ın ölümüyle üvey oğlu olan Abaka Han ile evlenmek zorunda kalır. Budist olan Abaka Han eşinin etkisiyle de Hristiyanlara hoşgörülü davranır. 20 yıl sonra Abaka Han'ın ölmesi üzerine unutamadığı doğduğu topraklara geri dönmek isteyen Maria, Moğolları'ın izniyle İstanbul'a yüklü bir mirasla geri döner. Harabe halinde olan bu kilisenin görüntüsüne dayanamaz ve onartır ve yakınlarına yapılan Kadın Manastırı'nda gözünü yumar. Moğollar'ın Meryeni olarak adını ölümsüzleştirir.
Fatih'in Fermanı
 Moğallar'ın Meryemi Kilisesi diğer Bizans kiliselerinden farkı ise günümüze kadar kalmış ibadetin devam ettiği en eski kilise olmasıdır. Kilise'nin Fetih'den sonra camiye çevrilmemesi ise çok ilginçtir. Mimar Atik Sinan'ın annesinin çok sevdiği bu kiliseyi korumak ister. Fatih Sultan Mehmed'e isteğini iletir ve Fatih'in Fermanı ile kilise camiye çevrilmez. "Atik" isminin azad edilmiş köle olması mimarın devşirme olduğu anlaşılır. Fatih Camii'nin ilk mimarı da olan mimar, Fatih'in Ayasofya'dan daha büyük kubbeli, büyük bir cami hayalini gerçekleştiremez. Mazaret olarak da depremleri öne sürer. Bu duruma sinirlenen Fatih ise Atik'in ellerini keser ve olay kadıya taşınır kadı Atik'i haklı bulunca kıssas hükmünü verir. Ancak Atik ile belli bir ücret karşılığında anlaşılır. Daha sonra olan depremde yapının hasar görmesi ise Atik Sinan'ın haklılığını gösterir. 
 Fatih ilçesinin Fener semtinde Firketeci Sokağı'nda bulunan bu tarihi Ortodoks kilisesi görülmeye değerdir. Özellikle içindeki mozaikler ilgi çekicidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder