5 Kasım 2012 Pazartesi

Heybeliada'da Keşif

"Bugün hayatımın en güzel günlerinden birini yaşadım" diye başlamışım bu yazıya ve orada da kalmışım. Sözlerimin yetmeyeceğini anladığım an, fazla da uzatmadan yazıya son vermişim, sanırım birazdan da aynı şey olacak :)

Geçen hafta biriciğim Burgazada'ya ihanet ederek  (Ada vapuru Burgazada'da durunca içim bir hoş olsa da) benden keyifli iki dostumla Heybeliada'ya gittik. Günün sonunda, yüzümüzde keyif gamzeleri "bir keramet varmış ki, yönümüz oraya çevrilmiş" demeden kendimizi alamadık.

Heybeliada Ruhban Okulu koridorları...
Aya Triada Manastırı ve akabinde Heybeliada Ruhban Okulu'na girebilmek, sınıflarını gezebilmek, bahçesinde dolaşmak gezimizin en harika saatleriydi diyebilirim. Yıllardır tadını unuttuğumuz lüferleri, balıkçılardan alıp, onlar gibi balıkçı iskelesinde hatta resmen denizin içinde yiyebilmek de bizler için keyif sarhoşu hallerin ta kendisiydi. Pek tabii, patili ada sakinleri de görüldü, sevildi, hatta iki tanesi vardı ki resmen bizi ada boyunca takip etti. Hulasa, keyifli, mutlu ve keşif dolu bir gün yaşadım. Sözlerime burada noktayı koyarken, Heybeliada semalarından fotoğraflara dalıyorum.

Ona göre!
Kapısının küçük penceresinden çekebildiğim Heybeliada Ruhban Okulu kitaplığı.
Sınıftaki tek düzgün fotoğraf, varın içini siz düşünün...
Heybeliada Aya Triada Manastırı
Aya Triada, bahçedeki çanlar.
Aya Triada, güneş saati
Heybeliada'dan Büyükada...
Keyif zamanları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder